18 Temmuz 2010 Pazar

Şu Tuhaf Japonlar

Japon dışişleri bakanı Katsuya Okada'nın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamasında  dile getirdiği ''alman sistemine geçmeliyiz, osurana alkış modelini düşünüyoruz'' sözü belki de hiç bir zaman anlayamayacağım Japon insanı mantığı ve yaşayışını daha da merak etmeme sebebiyet verdi. 


Bu olaydan bir hafta sonra gördüğüm video ise çok daha ilginçti;
On onbeş kişilik japon heyeti türkiyeye gelmiş Osman Durmuş'a birşey tanıtacaklar. Osman durmuş hadi görelim diyor. Heyet bir anda profosyenel biçimde, nitelendiremediğim bir dans icraa etmeye başlıyor... çok disiplinliler. Birkaç dakika sonra Osman Durmuş yerinden fırlıyor ortalarında göbek atmaya başlıyor. Nasıl bu kadar organize olabiliyorlar diye düşünürken, bu doğaçlama olamaz, daha ''önceden çalışılmış bir pozisyondur'' fikrine kapılıyorum ve uyanıp su içmeye gidiyorum.

Türk Gencinin Tül Perde ve Salon Fenomeni

Türk gencinin kendi fotoğrafını çekme sanatında yarattığı akımın en kritik dinamikleridir tül perde ve salon...
Eğer fotoğraf web cam'den çekilmiş ise arkada beyaz tül perde olmazsa olmazdır. Bir kesim sözü edilen fonun şık olmadığının farkında değilken diğer kesim de başka çaresi olmadığından verir bu kareleri zira beyaz tülden kaçamaz, bilgisayarın yönü odanın duvarına, penceresine bakmak zorundadır her an odaya girebilecek ev ahalisinin onun neler yaptığını görme ihtimalini azaltmak ve bu sayede rahat hissetmek için. onlar da çaresiz ciddi ve mazlum bir ifadeyle çekerler fotoğraflarını web camlerinden... yaptığım bir araştırmada bu fonun kullanıldığı fotoğrafların yüzde doksan sekizinin türklere ait olduğu yönündeydi...zaten bir korelinin dahi ciddi bir ifade eşliğinde arkada tül ve kısık ışıkta çektiği fotoğrafında onu türk olarak algılarım bundan sonra.
bir de genellikle daha genç jenerasyonun tekelinde bulunan salon fenomeni mevcut. kendisini evlerinin salonunda koltuk takımlarıyla çeken bir insanın geleceğini parlak bulamam. en fazla başbakan olur... şuanki başbakan da günümüz liselisi olsa eminim ki evinin salonunda cep telefonuyla kendi fotoğrafını çekip facebook'a koyar sonra da ver elini become a fan of allah... dalga geçtiğimiz bu gençlerin ileride bizim başımızı şişirecek güce erişme ihtimalleri rahatsız ediyor beni.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Cep Telefonlarına Uzaktan Bakanların İnterneti Keşfi

  Son yıllarda gazeteden internet okuyorum amcaları ve teyzelerinin google aracılığıyla diğer internet oluşumlarının varlığından haberdar olmaları yıllardır büyük emekler verilerek bir yerlere getirilmiş web oluşumlarına saldırmalarıyla devam ediyor. Kemikleşmiş düşünce sistemleri bu kolay erişilir ”korkunçluğu” kaldıramamış ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Bu durum evvelinde bir sorun teşkil etmese de elinde güç bulunan başbakan çıkmış ”internetteki yorumlar adam öldürtür” demiş, ulaştırma bakanı çıkmış ”ne işimiz var elalemin sitesinde” diyerek getirdikleri ilkel yasakçı politikayla kendilerini ve türkiyeyi küçük düşürmüşlerdir. (yaşlıdan kasıt sms göndermekte güçlük çekenler.)
Bazen eğlenceli de oluyor bu durum, işte Nazlı Ilıcak’ın Twitter’a girdiği zamanlara büyük ihtimalle google’da komik diye aratıp bulduğu ve bizlerle paylaştığı espritüel zekasının aynası güzide tweet’leri;


”komik smsle aşk bir pencere gibidir fazla açarsan hava alirsin oturarak başariya ulaşan tek varlık tavuktur.”


”paranin ne önemi var önemli olan miktarı kadın hakkı olmaz çünkü hakkı erkek ismi aşk muz kabuğu gibidikkat et, ayagin degil hayatın kayar.”


dahası da var fakat kaldıramayacağım.
bir de fatih altaylı gibi dedeler vardır ki hiç açmayalım o linki şimdilik.

Bu Bir Tipo Değildir


Bu bir tipo değildir, bu bir tipo fotoğrafı değildir binaenaleyh bu bir uno fotoğrafıdır hem de memurdan.